Karanlık Mod
05-12-2025
Logo
Ders: 6: Kehf Suresi – 109-110. Ayetlerin Tefsiri – Kuran’ın Bilimsel Mucizeleri + Salih amellerle Allah’a giden yol
   
 
 
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla  
 
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Salât ve selam güvenilir ve sözünün eri olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e olsun.

Kuran’ı Kerim Allah’ın dinidir. Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin batıl ona yaklaşamaz.

Mümin kardeşlerim, Kehf Suresinin 109 ve 110. Ayetlerinde Allah Teala şöyle buyuruyor:

﴾ قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَاداً لِكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَداً (109) قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً (110) ﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadar mürekkep ilâve etseydik dahi rabbimin sözleri bitmeden mutlaka deniz tükenirdi. De ki: “Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 109-110 ]

Hepimiz bir hokka mürekkebin bir kişiye iki ya da üç yıl yettiğini biliyoruz. Kişi eğer bir litre mürekkep satın alırsa bu ona ömür boyu yeter. Peki ya tüm denizler Allah’ın kelamını yazmak için mürekkep olsaydı. Denizin ne demek olduğunu anlamak için şu beş kıtayı düşünün: Asya, Afrika, Avrupa, Okyanusya ve Amerika. Bu kıtaların beşte biri kara, beşte dördü denizdir. Denizin en derin noktası Pasifik Okyanusu’nun Mariana Körfezi’nde 12 kilometredir. Beş kıta ve içinde bulunan Asya, Afrika, Okyanusya, Amerika ve Avrupa ülkeleri, bunların hepsinin beşte biri karadır, dünyanın beşte dördü denizdir. Hepsi farklı derinliklere sahiptir. Bu denizlerin hepsi Allah kelamını yazmak için mürekkep olacak…

﴾قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَاداً لِكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَداً (109)﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadar mürekkep ilâve etseydik dahi rabbimin sözleri bitmeden mutlaka deniz tükenirdi.”  

[ Kehf Suresi: 109 ]


Bu ayete benzer başka bir ayet de var:

﴾ وَلَوْ أَنَّمَا فِي الْأَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ أَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (27) ﴿

[ سورة لقمان ]

 “Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”  

[ Lokman Suresi: 27 ]


Yeryüzündeki tüm ormanlar kalem olacak. Amazon’da henüz kimsenin girmediği balta girmemiş ormanlar var.

وَلَوْ أَنَّمَا فِي الْأَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ أَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (27) ﴿

[ سورة لقمان ]

“Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”  

[ Lokman Suresi: 27 ]


Bu bizim kitabımız, bu Allah’ın kitabı. Ayeti bin kez okursun ve her seferinde gizlenmiş olan başka bir mana ile karşılaşırsın. Rasulullah (s.a.v.) Allah kelamını tekrar etmekle eskimemesiyle ve mucizelerinin bitmemesiyle vasıflandırıyor. Üzerinde ne kadar çok düşünürseniz o kadar anlam çıkarırsınız. Allah kelamının varlıkların kelamına olan üstünlüğü Allah’ın varlıklara olan üstünlüğü gibidir. Bu yüzden Allah’ın dini ve kurallarından ibaret olan Kuran’ı Kerim bilim ne kadar gelişirse gelişsin her türlü batıldan uzak ve yanılmazdır. Kuran’ı Kerim ayetiyle çelişen bir bilimsel olay gördünüz mü? Ama ne kadar prestijli olursa olsun her kitap bir süre sonra komik fikirler içerecektir. Zamanında çok duyduğum ünlü bir bilim adamının bir kitabını okumuştum. Kitapta yağlı bir yiyecek yediğinizde mideniz ağzı açık bir kaseymiş gibi açılacağı, yemeğin buharının beyne ulaşacağı ve düşüncelere zarar vereceği iddia ediliyordu. Bu fikir saçma ve komik görünüyor. Yeryüzündeki hiçbir kitap yok ki beş yıl sonra okuduğunuzda içerisinde komik ve kabul edilemez şeylerle karşılaşmayasınız. Kuran’ı Kerim’in indirilmesinin üzerinden 1500 yıl geçmiş olmasına rağmen bilimsel gerçeklerle çelişen bir ayet gördünüz mü? Asla! Çünkü o Allah’ın kelamıdır. Rabbimiz buyuruyor ki:

﴾ وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (8) ﴿

[ سورة النحل ]

“Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”  

[ Nahl Suresi: 8 ]


Eğer olmasaydı:

﴾ وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (8) ﴿

[ سورة النحل ]

“Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”  

[ Nahl Suresi: 8 ]


İnsan uçağa biner, lüks arabalara biner. Rabbimiz buyuruyor ki:

﴾ وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (8) ﴿

[ سورة النحل ]

 “Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”  

[ Nahl Suresi: 8 ]


İşte kainatın yaratıcısı olan Allah’ın kelamı. Eğer peygamber Efendimizin kelamı olsaydı Efendimiz olacaklardan habersiz olurdu.

﴾ وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (8) ﴿

[ سورة النحل ]

 “Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”  

[ Nahl Suresi: 8 ]


Bu yüzden Rabbimiz Azze ve Celle buyuruyor ki:

﴾ قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَاداً لِكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَداً (109) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadar mürekkep ilâve etseydik dahi rabbimin sözleri bitmeden mutlaka deniz tükenirdi.”  

[ Kehf Suresi: 109 ]


Rasulullah (s.a.v.)’in kainata dair ayetleri tefsir etmemesinin hikmeti:

Ayette Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

﴾ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ (11) ﴿

[ سورة الطارق ]

 “Dönüşlü (Yağmurlu) göğe Andolsun”  

[ Tarık Suresi: 11 ]

Alimler bu ayetten ne anladılar? Su buharı göğe yükselip yağmur olarak geri döner. Ne kadar güzel bir şey. Bu ayet bilimsel hakikatlerle birebir örtüşüyor. Bir süre sonra da elektromanyetik dalgaların Dünyadan yayıldığını ve eter denen katmanın onları geri yansıttığını keşfettiler. Eğer bu tabaka olmasaydı radyo yayınları da olmazdı. Tüm radyo yayınlarının kaynağı eter tabakasından dünyaya yayılan bu dalgalardır. Dolayısıyla bazen yayın kesilir ve derler ki: eter tabakasında bir sorun oluştu. Bunun bir diğer manası da şudur:

﴾ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ (11) ﴿

[ سورة الطارق ]

“Dönüşlü (Yağmurlu) göğe Andolsun” 

[ Tarık Suresi: 11 ]

Daha sonra da bilim insanları evrenin hareket halinde olduğunu keşfettiler. Bu hareket olmasaydı kainat tek bir kütle olurdu. Evrenin hareketinden itme ve çekme kuvvetleri oluşur. Çünkü yerçekimi sisteminde her kütle kendinden küçük cisimleri çeker. Eğer ki evren durağan olsaydı, o zaman tek bir kütle halinde olurdu. Hareketli olduğu sürece, bu hareket merkezkaç kuvveti oluşturur.  Mesela çamaşır makinesindeki kurutma sistemi hızlı bir harekettir. Su çamaşırlardan depoya çıkarılır. Bu son anlama bakınca, kainattaki her yıldız kapalı bir yörüngede hareket eder. Halley kuyruklu yıldızı yetmiş yıl önce ortaya çıktı ve yetmiş yıl sonra dakikası ve saniyesine kadar aynı zamanında geri döndü. Öyleyse evrenin tek, özel ve kapsamlı mutlak tanımı her gezegenin diğer gezegenler etrafında kapalı bir yörüngede dönüyor olmasıdır. Öyleyse;

﴾ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ (11) ﴿

[ سورة الطارق ]

 "Dönüşlü (Yağmurlu) göğe Andolsun”  

[ Tarık Suresi: 11 ]

Nebi (s.a.v.) gerek Allah Teala’nın yönlendirmesiyle gerekse de kendi içtihadıyla evrenle ilgili ayetleri açıklamak istememiştir. Neden? Çünkü eğer basit bir şekilde tefsir ederse, o anda yaşayan insanların akıllarına hitap edecek şekilde, kendi dönemindeki hâkim anlayışlara uygun şekilde açıklasaydı, onları reddederdik. Eğer bizim aklımıza uygun olacak şekilde modern bir şekilde yorumlasaydı da dönemindeki insanlar onu reddederdi. Kâinata dair ayetler bilimsel gelişmelere bırakılmıştır. Bilim ilerledikçe bu ayetlerin yüceliği de ortaya çıkmaktadır.
Dinin tamamı tevhiddir:


Kehf Suresinin son ayeti şöyledir:


﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

İnsan bazen değerli bir kitap okur. Her bölümde bir özet görür. Her bölümün kenar yazısında özet olan kitaplar vardır. Her bölüm bir özetle biter mesela. İşte biz de şu an Kuran’ı Kerim’i özetleyen bir ayetle karşı karşıyayız:

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

İşte din budur. Dinin tamamı tevhiddir. Bu evrenin bir yaratıcısı olduğuna iman etmek önemsiz ve basit bir meseledir. Bu hakikati her varlık bilir, putlara tapanlara, Lat ve Uzza’ya tapanlara da sorsanız bunu bilirler.

﴾ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ(61) ﴿

[ سورة العنكبوت ]

 “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, “Allah” diyeceklerdir.”  

[ Ankebut Suresi: 61 ]

﴾ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَى (3) ﴿

[ سورة الزمر ]

 “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz”  

[ Zümer Suresi: 3 ]

Bu kainatın bir yaratıcısı olduğuna inanmak tüm insanların ortak bir şekilde inandığı bir gerçektir. Ama gerçek iman bu kainatı yaratan ilahın her şeye sahip olduğuna, sadece bir yaratıcı değil aynı zamanda yönetici olduğuna, hem bir yaratıcı hem de etken bir fail olduğuna iman etmektir. 

﴾ اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ (62) ﴿

[ سورة الزمر ]

“Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir.”  

[ Zümer Suresi: 62 ]

﴾ لَهُ الْخَلْقُ وَالْأَمْرُ تَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ (54) ﴿

[ سورة الأعراف ]

“Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.” 

[ Araf Suresi: 54 ]


Salih amel ve Allah’a iman, Allah Teala ile iletişim kurmanın bedelidir:

Ayet şöyle:

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

Ayetteki en önemli nokta şudur: Eylem yoksa sağlam bir inancın ne kıymeti vardır? Orada bağlılık yoksa, uygulama yoksa ne anlamı olur? “Güneş parlıyor” diyorsanız parlıyordur. Yani söyleseniz de söylemeseniz de güneş parlar. “Parlıyor” deseniz evet parlar, “parlamıyor” derseniz de parlar ama. Bu gerçeği kabul etmek hiçbir şeyi değiştirmez, peki ama bunun size ne faydası olur? Güneşe maruz kalırsınız, ışığından, ışınlarından ve ısısından faydalanırsınız. Dolayısıyla:

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]


İnanç budur. Şimdi,

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

Buradaki ibret, Allah’a kavuşmak, O’nunla iletişim kurmak, O’na yönelmek, O’na bağlanmak, O’na sığınmak, O’ndan yardım dilemek, O’na tevekkül etmek ve kendini O’nun için, O’na doğru yükseltmektir. İstifade etmediğin hakikatin bir değeri yoktur.

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]


Değer:

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

Bazen biriyle bir ay bile görüşmezsiniz. Onun bunun için vakti yoktur. Bazen bir doktor size “üç ay sonra” diye randevu verir. Bazen bir görevli “Onunla görüşemezsiniz, randevuları bir ay dolu” der. Ama kainatın yaratıcısı olan Allah Teala şöyle buyurur:

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

Sadece Allah Teala için bir salih amel işleyerek Allah’a giden yolun açık olduğunu hissedersiniz. Dolayısıyla Allah Teala rahmetiyle yarattığı varlıklara kanun koyucu vasfıyla, açık ve net bir şekilde muamelede bulunur. Salih amel işleyen herhangi bir insan kendini Allah ile birlikte görür. O’na yönelir. Allah Teala da onun kalbine huzur, merhamet, itminan vererek tecelli eder. Dinin tamamı bu ayete dayanır. Allah Teala’ya tek yaratıcı olarak iman edersiniz. Her şeyin O’nun kudretinde olduğuna, yaratıcı olduğuna inanırsınız. Bu çok kolaydır. Ama şeytan da Allah’ın yaratıcı olduğunu biliyordu. İşte buna iblisin imanı denir. Allah kainatın yaratıcısıdır. Kafirler “gökleri ve yeryüzünü yaratan Allah’tır” derler. Yabancılar, Amerikalılar var olan dolarları için Allah’a güvenirler. Ama dünyanın her yerinde insanları öldürürler. Bu yüzden çıkarılacak olan ders Allah’a her şeyi yaratan ve aktif bir şekilde yöneten olarak iman etmek, her şeyin Allah’ın kudretinde olduğuna inanmaktır.

Kim salih amel işleyerek istikamet üzere olur, Allah Teala’nın bir ve tek olduğuna inanırsa her şeye ulaşır:

İkinci bir nokta:

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

İstikamet olmadan salih amel işlemenin meyvesi toplanamaz.

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

İstikamet olmadan işlenen salih amel meyve vermez. Yani Allah’ın yolunda yürümelisiniz. Allah’a iman etmeli ve sizi Allah’a yaklaştıracak ameller işlemelisiniz. Vallahi bu ayet hepimize yeter. Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın kitabında sadece bu ayet olsa bize yeterdi. Allah’a tek ve müdahale eden, fiilde bulunan ilah olarak iman etmek O’nun emirleri doğrultusunda istikamet üzere olmaya giden yoldur. Salih amel işler ve böylece her şeye ulaşabilirsiniz.

﴾ قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً(110) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”  

[ Kehf Suresi: 110 ]

Sadece Allah Teala’nın dininin emirleri uygulanmalıdır. İstikamet üzerinde dosdoğru olun, salih amel işleyin, Allah Teala’nın tek olduğuna, her şeyin O’nun kudretinde olduğuna iman edin. Böylece her şeye ulaşabileceksiniz. 

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

Metni indir

نص الدعاة

Mevcut Diller

Resmi Gizle